9 Temmuz 2011 Cumartesi

Denetçi Kimdir?


Bir çırpıda bir denetçi tanımı yapmak gerçekçi olmayacaktır. Belki de her bir DENETİM tarifi için ayrı bir DENETÇİ tanımı yapmak gerekebilir. Ancak, yapılabilecek bu çok farklı tanımlar içinden hepsinde ortak olan özellikleri bir araya getirerek belki bir nevi DENETÇİ STANDARTLARI ortaya konabilir.

Bir denetçi için en temel özellik (standart) olaylara ve işlemlere şüpheci bir bakış açısıyla yaklaşabilmesidir. Her hata ve usulsüzlük kendini örten kılıfıyla birlikte bulunacaktır. Minareyi çalan büyük olasılıkla kılıfını da hazırlamıştır.

İkinci sırada sayabileceğimiz temel denetçi özelliği ise kesinlikle peşin hükümlü olmamalıdır. Sonuca en net bir şekilde ulaşana kadar, mevcut kanaatinin yanıltıcı olabileceği ihtimalini kesinlikle gözardı etmemelidir. Muhtemel şüphelilere doğru kasten yönlendirilmiş olabileceğini unutmamalıdır.

Üçüncü sırada sayabileceğimiz temel bir diğer özellik ise üstün bir düzeyli iletişim yeteneğidir. Karşısındaki her seviyeden insanla veya toplulukla çok düzeyli bir iletişim kurabilmelidir. Gerçek veriler insanların sözlerinin ve gözlerinin içinde saklıdır. Denetlenenler için olduğu gibi, denetçi için de bu kural geçerlidir. Bu nedenle denetçi iletişimde mesafeleri çok iyi ayarlayabilmelidir ve yine Denetçinin ketumluğu da bu özellik içinde değerlendirilebilir.

Dördüncü sırada sayabileceğimiz bir diğer temel denetçi özelliği ise belgeleme ve kayıt tutma becerisidir. Denetçinin tüm çalışmalarının yegane neticesi hazırlayacağı Denetim Raporudur. Denetim raporunda belgeleyemeyeceği hiç bir bilgi ve kanaate yer veremeyecektir. Bu nedenle, karşısına çıkan her bilgi ve olayı en sade ve sessiz bir biçimde kayda alıp belgelendirebilmelidir.

Beşinci sırada sayabileceğimiz bri diğer denetçi özelliği mükemmel bir temsil kabiliyetidir. Denetçi, kendi kişiliğinden fazla bir taviz vermeksizin, adına denetim yaptığı kurum ve kişileri en iyi şekilde temsil yeteneğine sahip olmalıdır. Aksi halde denetim, denetçinin şahsi bir faaliyeti durumuna indirgenecektir. Oysa denetim, ilgili kurumun en üst düzey yönetimince desteklenmedikçe başarı ve fayda olasılığı düşük kalacaktır.

Serkan GÜL
CIA, CPA, MBA

8 Temmuz 2011 Cuma

İktisadi Denetim ve İlgileneceği Kıstaslar


İktisadi Denetim Faaliyeti; bir ekonomide kaynak kullanımı optimizasyonu sağlamak suretiyle GSMH ve GSYİH’nın optimum düzeyde oluşabilmesi için, her bir kurum/işletme bazında gerekli kriterleri belirler ve denetim çalışmaları aracılığıyla bu kriterlerin gerçekleşme düzeylerini tespit ederek ilgili taraflara raporlar.

Belirlenecek kıstaslar arasında aşağıdaki başlıklar gösterilebilir: 

Kapasite kullanımı:

İşletme, faaliyet gösterdiği piyasa koşullarının gerektirdiği optimum kapasite kullanım oranı ile çalışmalıdır.

Kriter olarak kullanılacak olan “Optimum Kapasite Kullanım Oranları” ana sektörler ve alt sektörler bazında tespit edilmiş olmalıdır.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Yeni Bir Denetim Türü Önerisi - İktisadi Denetim

Yıllardır; Finansal Denetim, Uygunluk Denetimi, Muhasebe Denetimi, Performans Denetimi, Ekonomik Denetim, Teftiş, İç Kontrol gibi denetim uygulamaları ile işletme ve kurumların her yönden denetimini yapmaya ve faaliyetleri hakkında ilgili taraflara güvence vermeye çalışıyoruz. 

Gerçekte, işletme ve kurumların ekonomiye karşı yükümlülükleri de olmalı ve bu yükümlülükler de denetlenmelidir. Toplumsal ekonomi açısından işletmelerin üstlendikleri önemli yükümlülükler belirlenmeli, netleştirilmeli, uygulanmalı ve denetlenmelidir. Bu yükümlülükler temel olarak şöyle özetlenebilir:

Bir işletme ya da kurum, içinde bulunduğu iktisadi çevre bakımdan hem karlı hem de verimli olmalıdır. Elindeki kaynakları atıl bırakmaksızın, gereksiz kullanıma yol açmaksızın tam istihdama yakın düzeyde kullanmalıdır.

İşletme ve kurumlar; ellerindeki kaynakları verimli ve etkin kullanıp kullanmadıkları, atıl kapasiteye sahip olup olmadıkları, aşırı kar ya da zarar durumunun oluşup oluşmadığı, eksik bilgi bulunup bulunmadığı, fiyat esnekliklerini önleyecek mekanizma barındırıp barındırmadıkları gibi konularda mutlaka denetime tabi tutulmalıdırlar.

İktisadi Denetim olarak adlandırabileceğimiz bu denetim uygulamasında da diğer denetim uygulamalrında olduğu gibi en az iki taraf olmalıdır. Taraflardan biri denetlenen iken diğeri, toplumsal menfaati temsil eden sivil toplum kuruluşları ya da kamu otoritesi olmalıdır.

İktisadi denetim kavramı için kısa bir tanım yaparak işe başlayabiliriz;

İşletme veya kurumların varlıklarının ve faaliyetlerinin bir sonucu olarak, iktisadi hayata katkıları ve iktisadi hayatta neden oldukları kayıpları ortaya koymak suretiyle, bu işletme veya kurumların genel iktisadi yapı içindeki yerini analiz etme ve raporlama faaliyetidir.

Serkan GÜL
CIA, CPA, MBA

4 Ocak 2011 Salı

Neden Sertifikasyon?

Zamanımızda bilgiye ulaşmak ne kadar kolaylaştıysa, kimin, neyi, ne kadar bildiğini anlamak da o kadar zorlaşmıştır. Bir zamanlar “Diploma” ile tescil edilen “Bilgelik” son zamanlarda iş hayatı tecrübesi ile dahi tescil edilmiş sayılmamaktadır. Öyle ki, özellikle kariyer meslek dallarındaki işe alımlarda, diploma alınmasının ardından kazanılan iş tecrübesinin ne kadarının özümsenmiş tecrübe olarak kabul edilebileceğinin tespiti için ileri psikometrik yöntemler içeren mülakat teknikleri uygulanmaya başlamıştır. İşte sertifikalı olma ve sertifikalı olanı arama ihtiyacının ortaya çıkma nedenlerinden bir tanesi de budur diyebiliriz.

Sertifikalar, kariyer adayları için o konudaki bilgisinin ve yetkinliğinin bir ispatı olmakta iken; işveren için, gerçek tecrübe sahibi doğru çalışanı diğerlerinden ayırt edebilmenin kestirme ve maliyetsiz bir aracı olmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak da, kariyer meslek dallarındaki iş ilanları incelendiğinde, başvuru formlarının oldukça geniş bir alanının sertifika bilgileri için ayrıldığı görülecektir.

Bunun yanında, kariyer mesleklerin kendi içerisinde çalışanlarının mesleki yeterliliklerini ölçme ve isimlendirme yöntemleri daha önce de vardı. Bunun en belirgin örneği “Yetkililik” ve “Yeterlilik” aşamaları olarak gösterilebilir. Ancak, çalışılan kurum için çok şey ifade eden bu unvanlar, kimi zaman dış dünya için bir anlam ifade etmeyebiliyordu. İşte, sertifikalara etkinlik ve geçerlilik alanı sağlayan hususlardan birisi de, farklı kurumlar/işverenler karşısında aynı anlamlara gelebilen yetkinlik ve yeterliliğin bir göstergesi olabilmesidir.

Zaman içerisinde, kariyer adaylarının çalıştıkları işkollarının faaliyet alanları; lokalden bölgesele, bölgeselden ulusala, ulusaldan uluslararasına ve nihayetinde uluslararasından çok ulusluluğa kadar genişlemiştir. Her bir faaliyet alanı genişlemesi, mesleki yeterlilik ve yetkinliklerin ölçülme ve değerlendirilmesinde yeni gereklilikleri beraberinde getirmiştir. Nihai boyutu ifade etmemiz yeterli olacaktır ki; o da; çok uluslu bir şirkette Amerikalı, Alman ve Çinli yöneticiler için çalıştıracakları/çalıştırdıkları kariyer adaylarında aynı yeterlilik ve yetkinlikleri ifade edebilen ortak bir tanımlama gerekeceği çok açıktır. İşte, yine sertifikalara etkinlik ve geçerlilik alanı sağlayan hususlardan birisi de bu ihtiyacı karşılayabilme özelliğidir. Bir kariyer adayı için, ancak uluslararası bir sertifika, hem Amerikalı, hem Alman hem de Çinli ortaklar karşısında aynı anlamlara gelebilen yetkinlik ve yeterliliğin bir göstergesi olacaktır.

Tüm bunların yanında, eğitim ve iş hayatı boyunca çok farklı alanlarda bilgi ve tecrübe sahibi olma imkanı bulsa bile, bu alanlarda ne kadar uzmanlaştığını ortaya koyacak somut bir göstergenin olması kariyer adayları için de arzu edilen bir durum olmalıdır. Bu sayede, hem kendisi hem de çevresi için, uzmanlaştığı alanları realize edebilecek, sonraki kariyer basamaklarını belirlemede de bu aşamaları bir gösterge ya da benchmark olarak kullanabilecektir.

Değişim ve yeniliklere açık olmak modern organizasyonların temel yapısal özelliklerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Zorlu rekabet koşulları altında piyasaya uyum sağlamak amacıyla iç yapılarında süratle değişime gitmek zorunda kalan kurumlar, bu hareketliliğe uyum sağlayabilecek kadrolara ihtiyaç duymaktadır. Bu aşamada, çalışanlarından beklentisi "işini iyi yapma"nın ötesine geçerek "işini en iyi nasıl yapacağını kavramış olma" düzeyine yükseltmiştir. İşte, sertifika süreçleri, alanında uzman çalışanların, değişen koşullar altında da, vakit kaybetmeksizin, işini nasıl iyi yapacağını kavrayıp kavramadığını ortaya koyan bir gösterge olarak görülmektedir.
Modern organizasyonlar inşa edildikçe, karmaşık işlemler sıradanlaşmakta ve bu yolla görünen neticelerin ardında çok sayıda görünmeyen iş ve işlemler gizlenebilmektedir. Bunun bir sonucu olarak, tüm kurumsal yapının bir uzman gözüyle denetimi ayrı bir önem kazanmakta ve denetim fonksiyonu, uzman çalışan ihtiyacı nedeniyle, sertifikasyon programlarının en çok yaygınlaştığı alanlardan birisi olmaktadır.

İşini çok iyi yapan, katı, değişime, yeniliğe ve esnekliğe mesafeli bir denetim fonksiyon yapısı yerine; esnek, değişime ve yeniliğe açık, değişen koşullar altında da işini en iyi yapmayı sürdürebilecek inançta çalışanları barındıran bir yapı tercih edilmektedir. Bu nedenle denetim fonksiyonunun nispeten daha önemli olduğu tüm sektörlerde, denetim çalışanlarının sertifika sahibi olmaları istenmekte ve teşvik edilmektedir.

Öyle ki, ülkemizdeki Bankacılık sektörünün, son yıllarda yaşana küresel krizlere karşı gösterdiği dayanıklılığının ve gecikmeden tedbir alma ve uygulama yeteneğinin, iç ve dış denetim alanlarındaki sıkı düzenlemelere borçlu olduğu kabul edilmektedir. Bu çerçevede, 2006 yılından bu yana yürürlükte olan Bankaların İç Sistemleri Hakkındaki Yönetmeliğin 5. Maddesinin 2. Fıkrasının (f) bendinde sertifika alınmasının sağlanması ve teşvik edilmesi istenmiş, bu hususun sorumluluğu da banka yönetim kuruluna verilerek konunun önemi tescil edilmiştir.

Günümüzde birçok kurum ve kuruluş, özel ya da kamu fark etmeksizin, denetim çalışanlarının sertifika edinmesini farklı uygulamalarla teşvik etmektedir. Bu teşvikler, sınav ve eğitim ücretlerinin karşılanması şeklinde olabildiği gibi; terfi, unvan ve atamalarda sertifika sahibi olmayı tercih nedeni yapmak ve özlük haklarında farklılaştırmaya gitmek şeklinde de olabilmektedir.

Yine unutmamak gerekir ki, günümüzde, denetim çalışanlarının mesleki yeterliliklerini ölçmek amacıyla "Yetki" ve/veya "Yeterlilik" sınavı uygulayan birçok kurum, kurumun istediği yönde sertifika sahibi olan çalışanlarını bu sınavlardan muaf tutmaktadır. Bu tür uygulamaların, gelecek için planlanan kariyer adımlarının atılmasında ne tür kolaylıklar sağlayacağını şimdiden tahmin etmek hiç de zor olmamaktadır.
SERKAN GÜL