12 Eylül 2016 Pazartesi

Ne Zaman İç Denetim?

İç denetim kavramı içinde “iç” ifadesinin  kullanılmasının başlıca nedeni kurum içindeki bir yapı tarafından yürütmesi değil, tüm raporlamaların, yönetim ve hissedarlara yapılmak amacıyla faaliyet yürütmesidir. Bir kurumun “yöneticiler” dışında kendisini denetleyecek bir yapıya ne zaman ihtiyacı olur? İç denetim faaliyetlerinin üstleneceği fonksiyonlar, yöneticiler tarafından yerine getirilen kontrol faaliyetlerinden ne gibi farklılıklar içeriyor ki kurumlar için fayda sağlayıcı olsun?

Uluslararası standartlar kapsamındaki tanımlarda; İç denetim, kurumların faaliyetlerini geliştirmek ve onlara katkıda bulunmak amacıyla bağımsız ve objektif olarak yetkin birimlerce yürütülen bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. Yine iç denetim, Kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.

Yukarıdaki en temel tanımlardan da anlaşılacağı üzere, iç denetim faaliyetlerinin bir kuruma fayda sağlayabilmesi için o kurumun bir takım kurumsal yapılanmalara sahip olması gerekmektedir. Bunların başlıcaları; iş süreçleri, risk yönetimi ve iç kontrol sistemleridir. Bahsi geçen yapılanmalara sadece ciddi manada kurumsallaşmış işletmeler sahip olabilirler.

Yine iç denetim, kurumların etik kurallarının uygulanması, yönetişim sistemlerinin verimliliği, üretilen verilerin güvenilirliği, sistem ve yazılım güvenliği gibi konularda da görev üstlenmesi beklenmektedir.

Standartlar gereğince; İç denetim faaliyeti, aşağıdaki amaçların gerçekleştirilmesi amacıyla yönetişim sürecini değerlendirmek ve iyileştirilmesi için gerekli tavsiyelerde bulunmak zorundadır:

·         Kurum içinde gerekli etik ve diğer değerlerin geliştirilmesi,
·         Etkili bir kurumsal performans yönetiminin ve hesap verebilirliğin temini,
·         Risk ve kontrol bilgilerinin kurumun gerekli alanlarına iletilmesi,
·     Yönetim kurulunun, denetim kurulunun, iç ve dış denetçilerin ve üst yönetimin faaliyetleri arasında eşgüdüm sağlamak ve bunlar arasında gerekli bilgilerin iletimini sağlamak.

Yönetişim; Üst yönetim, yönetim kurulu ve denetim kurulu tarafından, kurumun amaçlarına ulaşmaya yönelik olarak, kurumun faaliyetlerinin yönlendirilmesi, yönetilmesi ve gözlenmesi gayesiyle uygulanan yapı ve süreçlerin bir birleşimidir.

Yine standartlar gereğince; İç denetim faaliyeti, kurumun etikle ilgili amaç, program ve faaliyetlerinin tasarımını, uygulanmasını ve etkililiğini değerlendirmek zorundadır. İç denetçiler ve iç denetim faaliyeti, kurumun etik kültürünün desteklenmesi konusunda faal bir rol oynamalıdır.

Bu sayede, kurumlara, kendi yapılarına uygun denetim sistemleri geliştirip uygulayarak kurumların hedef ve amaçlarına ulaşmasına katkıda bulunabileceklerdir. Yukarıdaki standartlarda bahsi geçen etik kültür ve yönetişim sistemleri de tıpkı iş süreçleri, risk yönetimi ve iç kontrol sistemleri gibi, kurumsal yapıların bir unsurudurlar.

Bir kurumun kurumsal olmanın gerektirdiği yapılara sahip olması da tek başına yeterli olmayacaktır. İç denetim faaliyetlerinin önünde önemli ve aşılması zor engeller bulunmakta ve bu engeller nedeniyle bu faaliyetlerin kurumsallaşma yönündeki hedeflere katkısı sınırlı olabilmektedir. Özellikle, üst yönetimin anlayış ve desteğine ihtiyacı olma durumu iç denetim faaliyetlerinin olmazsa olmazı bağımsızlığına zarar verecek uygulamalara veya beklentilere yol açabilmektedir. Bunun önüne geçecek en etkili çözüm işin başından itibaren iç denetim faaliyetlerinin amaç, yetki ve sorumluluklarının üst yönetimin de onayını taşıyan bir yazılı, bağlayıcı yönetmelikle ortaya konmasıdır. Tüm bunlar ancak tüm kurumca yaşatılan etkin bir kurumsal kültür ile mümkündür.

Kurum kültürü; Bir kurumdaki insanların, çevresel koşullara uyumu ve içsel bütünleşmeyi sağlamak üzere oluşturdukları, geliştirdikleri ve geçerli olduğu anlaşıldığında da yeni üyelere aktardıkları değer ve davranış biçimleridir. Kurumsal kültür bir kurumda neyin, neden ve nasıl yapıldığını belirleyen anlayış ve bu anlayışın yeşerdiği iklimdir. Bu anlayışı kurumun varlık nedeni, içinde bulunduğu ortam ile ilgili varsayımları, değerleri, normları ve gerçekleştirdiği uygulamaları belirler.

İç denetim faaliyetinin bir kuruma fayda sağlaması için o kurumun kurumsallaşma yolunda mesafe almış olması ve bunun yanında kurum kültürüne de sahip olması gerekmektedir.

İç denetim sistemi kurmak ve bundan fayda elde etmek isteyen kurumların, öncelikle iş süreçlerini oluşturmaları, risk yönetimi ve iç kontrol sistemlerini kurmaları gerekmektedir. Bu yapılara sahip olmayan işletmelerin iç denetimi bu yapıları kurmak için bir araç olarak kullanmak istemeleri tamamen kaynakların yanlış kullanılmasına neden olacaktır. Burada temel kıstas, büyük ölçekli işletme olmak değil, kurumsal yapıya sahip bir işletme olmaktır.

Henüz kurumsal yapıya sahip olmayan işletmeler için bir değişim yönetimi önerilmeli, kurumsal yapıya geçmenin fayda ve maliyetleri ortaya konmalı, gerekli görülmesi durumunda kurumsal yapıya geçiş süreci başlatılmalıdır. Burada şunu da ifade etmek gerekir ki, kurumun hedef ve amaçlarına ulaşılmasında kurumsallaşmayı sihirli bir araç olarak görmek de doğru değildir. Belirli kriterlerdeki işletmeler için kurumsal bir yapıya sahip olmadan da amaç ve hedefler doğrultusunda başarıya ulaşmanın mümkün olduğu göz ardı edilmemelidir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: hem iç denetim mesleğinin önem ve değerini düşürmemek hem de kurumları gereksiz ve zararlı yapılarla boğuşmak zorunda bırakmamak için; kurumsallaşma ve iç denetim sistemine sahip olma kararlarının, tüm sorumluluk kurum yönetimine ait olmak koşuluyla, uzman ve tecrübeli danışmanlarla istişare edilerek alınması gerekmektedir.

Serkan GÜL





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder